Üsküp: Kaybolan Şehrin Anlatıları Leave a comment

📌 Göç, insanlık tarihinin değişmeyen bir gerçeğidir. Bu tespitin, biz Türkler için özel bir geçerliliğe sahip olduğunu düşünüyorum. Çünkü göç kavramsal niteliğinin ötesinde, sadece bir bireyin mekânsal hareketi değil, aynı zamanda vatan edinme ve eski vatanının anlatılarını içselleştirme olgularını da içinde barındıran bir süreçtir. Bu bağlamda göç olgusu tarihimizin, kültürümüzün ve benlik duygumuzun önemli bir bileşeni olarak karşımıza çıkar. Bu gerçekliğin şiirsel anlatı içerisinde belki en güzel örneklerinden biri Nazım Hikmet’in “Dörtnala gelip Uzak Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan” ile başlayan ve “bu memleket bizim” ile tamamlanan dizeleridir. Böylece göç konusu, sadece son dönemdeki mülteci kavramı ekseninde gelişen siyasi tartışmalar ışığında değil, özellikle modern Türkiye toplumunun oluşumu açısından da önemli bir faktör olarak algılanmalıdır. Bu tezi rakamlarla zenginleştirmek anlamında küçük bir örnek vermek istiyorum: 1970 yılında 35 milyonluk Türkiye nüfusunun 11 milyonu 1850-1950 yılları arasında öncelikle Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı bölgelerinden olmak üzere, Anadolu’ya yerleşmiş göçmenler ve bunlardan doğanlardan oluşuyordu. Bunların yaklaşık 5 milyonu Rusya ve Kafkasya’dan, 6 milyonu da Rumeli’den gelen göçmenlerdi.
.
“Üsküp: Kaybolan Şehrin Anlatıları”
.
🖊 Duisburg-Essen Üniversitesi Siyaset Bilimi Enstitüsü’nden Seçkin Söylemez Arka Plan Sanat’ın 23. sayısında sizler için yazdı…
.
📰 Dijitalleşen dünyamızda dijitale bulaşmadan sadece dokunarak okuyabildiğiniz yayın organımız Arka Plan Sanat’ın 23. sayısına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
.
👉 https://arkaplansanat.com/product/7060/

Bir yanıt yazın

Left Menu Icon