📌 Can Yücel, Adana Cezaevi’nde yattığı dönemle ilgili; “Hapishanede aklım başıma geldi… Hapishane ise kapalı bir yer. Şairlik patlamam orada oldu.“ der. O dönemde yazdığı “Otuz” şiiri harikadır.
.
Halo Dayı’nın Türkçesi yok,
Kızıldereli Hüseyin’in tercümanlığıyla konuşuyoruz:
– Kaç yaşındasın, Can? diye soruyor.
– Kırk yedi, deyince ben,
– Mââşâllâhh! diyor bi, “A” ları çatlata çatlata.
Ve sorular izliyor birbirini:
– Evli misin, Can?
– Evet.
– Mââşâllâhh!.. Kaç çocuğun var?
– Üç.
– Mââşâllâhh! Erkek mi?
– Biri erkek, ikisi kız.
-Mââşâllâhh! Kaç yaşındalar?
– Erkeği on beş, kızlar üç’le on iki.
– Mââşâllâhh!.. Mesleğin ne?
– Şair, mütercim.
– Mââşâllâhh! Ne kazanıyorsun ayda?
– İki bin beş yüz-üç bin.
– Mââşâllâhh!.. Kaç sene ceza verdiler sana?
– On beş.
– Mââşââ… diye başlamışken yine,
Halo Dayı yarıda kesiyor Allah’ı,
Ve kısa bir sessizlikten sonra, o güleç ihtiyarla birlikte,
Bayram topları gibi patlatıyoruz kahkahayı..
.
“Bir Martı, Bir Sokak, Çocuklar ve Can Yücel…” Emel Seçkin kültür, sanat, gezi rehberiniz Arka Plan Sanat’ın 25. sayısında sizler için yazdı…
.
📰 Dijitalleşen dünyamızda dijitale bulaşmadan sadece dokunarak okuyabildiğiniz yayın organımız Arka Plan Sanat’ın 25. sayısını aşağıdaki linkden ulaşabilirsiniz.
.
https://arkaplansanat.com/product/arka-plan-sanat-25-sayisi/