“Yalnızlığın en fenası insanın kendisini anlamayanların arasında bulunmasıdır.”Kalabalıklar arasında yalnızlığın ne demek olduğun bilir misiniz siz? Yıllardır her gün yaşıyorum yalnızlığın bu türünü. Bir çıkış yolu arıyorum zaman zaman; sonra
Öteki: Hey Yabancı!
Sonra kozmopolit yapının hâkim olduğu büyükşehre düştü yolumuz. Aslında bu şehirde insanların çoğu farklı yerlerden gelmişti. O nedenle ‘şehrin yerlisi’ kavramını karşılayacak türde insan bulmak zordu. Fakat klanlar oluşmuştu bir
Gurbet Sokakları…
Acımasızdı gurbet sokakları, memleketin şefkatli iklimi gibi kuşatamazdı asla insanı. Bir yer edininceye kadar garip, kimsesizdik. Göçmen kuşlar gibi, yavru kediler gibi birbirimize sığınarak bizi yutmaya çalışan şehre karşı direniyorduk.
Sokakların Çocuğu…
Kimse görmüyor, önemsemiyor beni. Birinin çantası çarpıyor, biri ayağıma basıyor. Sanki ben suçluymuşum gibi ters ters bakıyorlar bir de… Kuytu bir köşe arıyorum dinlenmek için; bulamıyorum. Anladım; bu dünyada bir
Demir Elma…
En az bir asırlık geçmişi vardı Yaşlı Demir Elma Ağacı’nın. Yolun ortasında gülümseyen bir dev figürünü hatırlatırcasına konumlanmıştı. Cömert dallarında yetişen elmalardan çocuklar da istifade ederdi, yetişkinler de… Hatta yoldan