Ressam, duygu ve düşünce dünyasını, analiz ve öngörülerini tuvale aktardığı formlara ve renklere nakşediyor. Kırgınlıklarını, kızgınlıklarını, öfkesini, merhametini, aşkını, ıstırabını, kısaca iç dünyasını renklerle anlatıyor, kendisiyle özdeşleşen gelincik formlarını, yani
📌 RESİMDE KONTRAST İLİŞKİLER: GELİNCİK İMGESİ.Resim sanatında ise gelincik imgesi, anlamından daha çok imgenin kendisindeki doku, renk kontrastlığı ile empresyonist ressamların doğa betimlemelerinde, formları belirtilmeden oluşturulan fırça darbeleriyle yer bulmuştur.
Bana göre Vincent, Rachel’e âşıktır ve Gauguin de Rachel ile bir gönül ilişkisi yaşayıp bunu fütursuzca Vincent’e söyleyince olan olmuştur; her şeyine sırf ressamlar birliği olsun diye katlanan, onun resimleriyle
Vincent Van Gogh’un hayatı ve eserleri öyle iç içe geçmiştir ki resimlerine baktığımızda onun hayat hikâyesini görürüz aslında. Gogh’un hayatı bugüne kadar birçok kez anlatılmasına rağmen onun resimlerinde daha birçok
📌 Vincent, yaşadığı süre boyunca 300’den fazla tablo yaptı. Elleri fırça yapmaktan nasırlaşmaya ve kabuk bağlamaya başlamışken fırça kullanmayı bıraktı ve parmakları ile fırça darbelerini taklit etti. Boyalara ve boyadıklarına
📌 Bir köy papazının oğlu olarak 30 Mart günü dünyaya geldi Vincent… Ölen abisinin ismini aldı. Belki de bu durum bütün yaşamı boyunca karamsar olmasına ve ölümü düşünmesine sebebiyet verdi.
Cemal Süreya, “Ressamlar kadar şairlerin de çok öğreneceği var ondan. Ben kendi payıma, kimsede Chagall’daki kadar adamı çarpan, bozan, alıp götüren şiirsel çağrışımlar görmedim.” dediği, yalnızlığında resimlerine sığındığı, ruhunu dinlendirdiği
