Mimarlık, yalnızca yapı üretmekten ibaret değildir; her çağın kültürel, politik ve teknolojik ruhunu mekâna işleyen derin bir düşünsel disiplindir. Antik dönemden bugüne mimarın rolü, tanrısal bilgiyi taşıyan bir bilgeden, toplumun estetik ve ideolojik hafızasını inşa eden bir sanatçıya evrilmiştir. Bu evrim, yalnızca mekânların değil, zihinlerin ve medeniyetlerin de mimarisidir.
Çağlar boyunca değişen bu kimlik, mimarı salt teknik bir figür olmaktan çıkarıp zamanın ruhunu okuyan, hatta şekillendiren bir özneye dönüştürür. Hegel’in “Zeitgeist” kavramıyla okunabilecek bu dönüşüm, mimarlığın aslında toplumsal belleğin taşla yazılmış hali olduğunu gösterir. Çünkü her yapıda, onu var eden dönemin sesi, düşüncesi ve niyeti yankılanır.
🖋️ Mimar Zehra Kezer Arka Plan Sanat’ın 37. sayısında sizler için yazdı.


