Bir savaşın, bir göçün, bir yoksulluğun tam ortasında durdu. Ama elinde silah değil, bir fotoğraf makinesi vardı. Sebastiao Salgado, insanlığın acılarını estetikle anlatmanın ustasıydı. Objektifini sadece bakmak için değil, görmek ve göstermek için kullandı.
Amazon’un sisinde, Ruanda’nın yarasında, Afrika’nın kuraklığında… Her karede bir çığlık gizliydi; ama sessizdi o çığlık, çünkü Salgado, fotoğraflarında bağırmazdı — sadece derinden konuşurdu.
O, dünyanın yaralı hafızasını belgeledi. Ve her fotoğrafıyla bize şunu hatırlattı: Görmek, vicdana açılan ilk kapıdır.